8 Mart Dünya Kadınlar Günü kampanyaları, videolar, sloganlar, çiçekler çok güzel. Ama yetmez. Uygulamada neler olduğunu, işlerin nasıl yürüdüğünü, somut verilerle konuşalım. İnşaat Sektörünün sivil toplum kuruluşlarına da bir çağrım var. Gelin biraz da sektördeki fırsat eşitliğini dert edinelim.
Yine bir 8 Mart’ta kadınları konuşuyoruz.
Sosyal medya akışımız, markaların 8 Mart iletişim kampanyaları ve kadınlarla dayanışma mesajları ile dolu. Şirketler, cinsiyet eşitliği yaklaşımlarını göstermek için LinkedIn'de birbiriyle yarışıyor.
Bir kadın olarak tüm bunlar için minnettarım. Çünkü, toplumda cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve kadınların güçlenmesi için, kadınların sesinin duyulması ve görünür olması için markaların desteğine ihtiyacımız var.
Kampanyalar, videolar, sloganlar... Hepsi çok güzel. Ama ötesini görmemiz lazım. Tüm bunları sahicilik ve samimiyet süzgecinden geçirmeliyiz. Uygulamada neler olduğunu, işlerin sahada nasıl yürüdüğünü de konuşmalıyız.
8 Mart Bazıları için Sosyal Aklama mı?
8 Mart’ı, bir günlük bir kutlamanın ötesinde anlamlı kılmak için çabalayan, kadınların eşit varlığı için somut adımlar atan ve bunun kanıtlarını paylaşan şirketleri/markaları alkışlamaya hazırız.
Tersi durumdakileri ise sessizliğe davet etmeliyiz. Çünkü social washing (sosyal aklama) yapmış oluyorlar. Sosyal aklamayı, bir şirketin sosyal sorumlulukları hakkında yanıltıcı bilgi vermesi olarak özetleyebiliriz. Bunun ne denli büyük itibar kaybı demek olduğunu umarım fark ediyorlardır.
Bu açıdan 8 Mart’ı, şirketler için bir itibar turnusolu olarak görebiliriz. Şirketler 8 Mart’ı sadece reklam için bir “fırsat” olarak mı değerlendiriyor? Paylaşılan içerikler, konunun anlam ve derinliğini taşıyacak bir mesaj içeriyor mu? Söylemleri ile eylemleri paralellik içeriyor mu?
Açıkçası kendi adıma, yılın belirli bir gününde #8mart etiketi eşliğinde kameraya gülümseyen bir grup kadın görmek istemiyorum. Markaların uygulamada, gerçekte neler yaptıklarını, yıl boyu somut verilerle bize göstermelerini istiyorum. Hatta zamanın ruhuna uygun olarak, kadın çalışanların bunları şeffaf biçimde doğrulamasını ve geri bildirim vermesini, “evet şirketim benim için şunu şunu yapıyor” demesini istiyorum. Yani gülümseyen kadın videolarının, masalara bırakılmış çiçeklerin ve kozmetik setlerinin ötesindekileri görelim istiyorum.
Neleri merak ediyoruz?
Şirketlerde;
Yönetim Kurulunda kaç kadın olduğunu,
Yönetimde kadın kotası olup olmadığını,
Fırsat eşitliği konusunda bir politikaları olup olmadığını,
Terfi ve atamalarda, ücretlendirmede eşitliği gözetip gözetmediklerini,
Doğum izni sonrası işe dönen kadınlara yönelik yapıcı politikaları olup olmadığını.
Tüm bunları bizimle şeffaf biçimde paylaşmalarını, raporlar yayınlamalarını bekliyoruz.
Çalışanların gönüllü paylaşımlarını, olumlu geribildirimlerini görmek istiyoruz.
İş kollarını, sektörleri temsil eden STK’larda;
Kaç kadın üye olduğunu, kadın/erkek oranının nasıl olduğunu, eşitlik kapsayıcılık, fırsat eşitliği adına sektörlerine yönelik hangi çalışmaları yaptıklarını merak ediyoruz.
Toplumsal cinsiyet eşitliği için hangi samimi katkıları verdiklerini, hangi sorumlulukları üstlendiklerini, ölçülebilir verilerle, doğrulanmış kanıtlarla anlatmalarını istiyoruz.
Yapı Sektörüne Çağrı
Bir mühendis ve kadın yönetici olarak uzun yıllar çalıştığım inşaat malzemeleri sektörüne yapıcı bir eleştiri ve çağrı yaparak sözü toparlamak istiyorum.
İnşaat, erkek yoğun bir sektör. Yapı malzemeleri tarafı da öyle.
Doğal olarak fırsat eşitliğini konuşmak neredeyse imkânsız. Bu sadece şirketler tarafında değil, sektörün sivil toplum ayağında da böyle. STK’larda her konuda çalışma grupları var ama eşitlik, kapsayıcılık üzerine maalesef bir çalışma yok.
Rakamlar belki daha iyi anlatır.
Önde gelen yapı malzeme üreticisi 58 şirketin sadece 2'sinin Genel Müdürü kadın.
Sektörün önde gelen 12 Sivil Toplum kuruluşunun 4’ünde hiç kadın üye yok. Kalan 8’inde ise 1 veya 2 kadın üye var. Yani 12 dernekteki kadın üye oranı % 0,08.
Bu sadece bakabildiğim kadarı, sektörün tamamını analiz etsek eminim kadınların oranı daha da azalır. Bugünün dünyasında buna anlamlı bir yanıt bulmak imkansız.
Malzeme sektöründe durum böyle. İnşaat sektörünün genelinde farklı olduğunu sanmıyorum.
TDK Sivil Toplum Kuruluşu tanımını şöyle yapmış:
Toplumdaki çeşitli sorunları bağımsız olarak ele alıp kamuoyunu bilgilendirme ve aydınlatma görevi yapan, öneriler sunan her türlü birlik; sivil toplum örgütü.
Türk inşaat sektörünün sivil toplum kuruluşlarını, yapı sektöründe eşitlik, kapsayıcılık konusunda vizyon geliştirmeye ve harekete geçmeye davet ediyorum.
Comments