50 yaşında mevcut kariyerini terk edip, yepyeni bir yola girmiş bir beyaz yakalı olarak kişisel bir değerlendirme paylaşmak isterim. “Kurumsaldan sonra hayat var mı?” diye soranlar, “benden geçti” diyenler, kararsızlar, huzursuzlar, düşünüp taşınanlar için ilham olması dileğiyle.

Geç mi kaldım?
Oldukça uzun bir beyaz yakalı yaşamın ardından yerleşik kariyerimi bırakıp kendi işime yatay geçiş yapmamın üzerinden koca bir yıl geçti. Kimine göre en verimli, kimine göre de çalışmayı bırakıp sakin bir sahil kasabasına yerleşecek yaştayım.
Bense üçüncü yolu seçtim. Ne sadece profesyonel “verimimle” ilgilenen bir düzeni ne de Fedon bronzluğuna ulaşma garantili sahilli kumsallı emeklilik yaşamını istiyordum. İçinde daha çok “ben” olabileceğim kendi işimi yapmaktı istediğim.
“Kendi işim” derken üçüncü nesil bir kahve dükkânı vs açmak değil, zaten profesyonel olarak yapmakta olduğum ve çok sevdiğim mesleğimle ilgili bir işten söz ediyorum: Kurumsal İletişim ve Pazarlama Danışmanlığı.
Kişisel Rönesans
Kariyerimizde belli bir olgunluğa ulaştığımızda içinde bulunduğumuz koşulları daha derinlemesine sorgularız. Gençliğin getirdiği beklenti odaklı hoşgörünün ufukta yavaşça kaybolduğu, maddi kaygıların azaldığı, ne istediğimizi, dahası neyi istemediğimizi çok net kavradığımız bir dönüm noktasıdır bu. Neyin var, neyin yok, neyin doğru, neyin yanlış olduğunun 4K kalitesinde görüldüğü bir nevi aydınlanma çağı. Kariyerimiz için kurumsal onaya ihtiyaç duymadığımız, o ana kadar doğru işler yaptıysak kartvizitimizde sadece adımızın olmasının yettiği bir zaman dilimi.
İşte tam böyle bir yerde duruyordum.

Yeniden başlama kararı
Yaşamda beklenmedik anlarda dengeler değişebilir. Değişim bazen ılık bir esinti gibi kendini hissettirir, bazen de güçlü bir fırtına gibi ortalığı dağıtır. Böyle zamanlar, kendimizi anlamak ve inşa etmek için de bir fırsattır aslında. “Yeniden başlama kararını” tam da böyle bir anda, kasırganın gözündeki o sakin bölgede durmuş etrafıma bakarken aldım. Kendi yolumda durma ihtiyacını derinden hissediyordum. Tıpkı Viktor Frankl’ın “İnsanın Anlam Arayışı” kitabında aktardığı gibi, hakikati, samimiyeti ve yalınlığı arıyordum.
Sınırlarını kendi çizdiğim bir çalışma yaşamında, özgür ve özgün kalmayı, sadece anlam ve değerde buluştuğum insanlarla bir arada olabilmeyi ve zamanımı kendim yönetebilmeyi istiyordum.
Her insanın dışarıdan görünen bir cesameti bir de toprağın altında gözle göremediğimiz kökleri vardır. Bu kökler, deneyimlerimiz, yeteneklerimiz, kavrayışımız, değerlerimiz ve geçmişte bıraktığımız izlerin bir toplamıdır. Bizi güçlü ve cesaretli kılan, fırtınalara dayanmamızı sağlayan budur.

Ay resmen devrim!
Kolları sıvadım. Yıllardır işimde başarıyla kullandığım "değişim yaratma" gücünü, bu kez kendi hayatımda kullanacaktım. Devrimin kelime anlamı “Belli bir alanda hızlı, köklü ve nitelikli değişiklik.” olarak tanımlanmış. Kendimden beklediğim performans da tam olarak buydu.
Kendi kişisel devrimim için gücümü toplarken Ursula K. Le Guin’in ünlü sözünü hatırladım “Devrim'i satın alamazsınız. Devrimi yapamazsınız. Devrim olabilirsiniz ancak. Devrim ya ruhunuzdadır ya da hiçbir yerde değildir.”
Bu bana inanılmaz moral verdi. Çünkü devrim zaten hep içimdeydi. 😊
Gerçek değişim, bazı eski şeyleri farklı görmeye başlamaktır. -Richard Wilkins
Değişime ve öğrenmeye açık insanlar konfor alanlarını daha kolay yıkabilir. Benim için de öyle oldu. Artık ne istediğimi biliyordum, sadece biraz desteğe ve motivasyona ihtiyacım vardı. Gücümü toplamak için zihinsel egzersizler yaptım, kendimi bu fikre hazırladım. Yazarak çalışmayı, planlama yapmayı seven biri olarak önüme boş bir defter koyup, bir mind map (zihin haritası) hazırladım. Sonra fikrine saygı duyduğum insanlarla konuştum. Beni harekete geçiren ve karar almama yardımcı olan güçlü sözler söylediler, hepsine gönülden minnettarım.

Kendi yolumda
Daha sakin, yalın ve içinde daha çok “ben” olabileceğim bir ikinci kariyer hayal ediyordum. Hayalim, ekipler kurmak, ofisler açmak ve ön planda olmak değildi. İsteseydim hepsini yapabilirdim ancak istemedim. İkinci kariyerim keyifli ve hafif olmalıydı. Evden çalışacağım, gerektiğinde insanları bir araya getirebileceğim bir fikir ve emek organizasyonu olmalıydı. Vizyonumu yansıtabileceğim, deneyimlerimi paylaşabileceğim “danışmanlık” işi tam bana göreydi.
Bir kişisel web sitesi hazırladım ve Linkedin’de duyurdum. Sadece bu...
Tutkumu paylaşacak birileriyle karşılaşmak içinse çok beklemedim.🙏🏻
Yeni ben…
Bu yeni başlangıçta sihirli değneği önce kendime değdirdim.
Sadeleştim. Beni mutsuz eden pek çok şeyi yaşamımdan uzaklaştırdım.
Aileme ve kendime zaman ayırmanın tadına vardım, uzun seyahatlere çıktım. Yeniden resim yapmaya, doyasıya okumaya ve düzenli spor yapmaya başladım. Hafta içi şehrin sakin kalabalıklarına karıştım. Vapurla, metroyla, özgürlüğümü doyasıya hissederek şehri dolaştım, sergilere, müzelere gittim. Dostlarımla buluşup uzun sohbetler edecek zamana kavuştum. Dahası yepyeni insanlar tanıdım. Kulağa belki sıradan geliyor ama inanın bunlar beyaz yakalı hayatta hasret kaldığımız detaylar.
Sonra, yıllardır ertelediğim yüksek lisans eğitimine başladım.
Genç kadınlara yönelik bir destek programına mentor olarak katıldım. Bu, hayatını etkileyebileceğiniz insanlar için elinizden gelenin en iyisini yapmanın, birbirini karşılık beklemeden desteklemenin tarifsiz mutluluğunu hissetmemi sağladı.
Ve tabi işler... Güzel projelerin ve ekiplerin parçası oldum.
Her şey bir yana bu bir yıl hayata bakışımı köklü bir şekilde değiştirdi, iyileştirdi. ✨
Ezcümle…
İş yaşamında devirdiğimiz yıllar elbette bizi bir yerlere taşır ancak varacağımız yer asla bize sunulan planlarla sınırlı değildir.
Yolculuğumuzu biçimlendiren şey taşıdığımız değerler, yeteneğimiz ve seçimlerimizdir. Günün sonunda bizden geriye kalan bir unvandan çok, bu içsel donanımla yapıp ettiklerimiz ve geride bıraktığımız izlerdir.
Bir şeyler inşa etme tutkusuyla yapılan her şey kalıcı izler bırakır. Bu bir maaşa veya pozisyona adanmanın çok ötesidir. Kurumların size kattığından daha fazlasını sizin onlara katmanızı sağlayan da tam olarak budur.
Mevlana’nın şu sözünde dediği gibi: “Bir işi ruhunu vererek yaptığında içinde bir nehrin, bir neşenin aktığını hissedersin...”
Neşemiz, üretkenliğimiz hiç bitmesin🙏🏻
Kendi devrimini yapan, seçimleriyle mutlu olmayı başaran herkesin yolu açık olsun.
Comments